Adalet

adaletterazisi.jpg

Kıçımın Demokratları, genelde iyi demagoji yapar… ‘Göz göre göre’ çelişkilerini ortaya koymaz. Ancak Sabah’ın ‘TMSF sonrası yeni nesil’ kalemlerinden Hasan Bülent Kahraman bugünkü yazısında suçüstü yakalandı!

Kahraman, ‘Kürtler, DTP ve şahinleşme’ başlıklı yazısında özet olarak DTP’nin kapatılmaması gerektiğini, sürecin Türkiye lehine işlediğini savunmuş. Görüştür, saygı duymasak bile ne diyebiliriz ki? Ama zurnanın zart zort ettiği yer son paragraf: “Yargının işine karışılmaz; ama siyasetin doğrusuyla yargının doğrusu her zaman kesişmiyor işte”

Hemen babelfish kullanarak bu ‘politically correct’ ifadeyi ‘ÖzTürkçe’ye çevirelim: “Valla biz hep hak, hukuk adalet diyoruz bu adamların haklarını savunurken. Kürtler üzerinden Türk milliyetçiliği siyaseti yapılıyor, hukuğa sığmayan askeri uygulamalara gidiliyor diyoruz. TSK bir operasyon yaptı mı, ‘İnsan hakları’ndan, ‘hukukun evrensel değerleri’nden bahsediyoruz. Ama bu sefer durum farklı. Siyaseten, dağda terörist üniforması giymiş, örgüt liderinden emir alan adamların mecliste olmasını istiyoruz. Bunun hukuken mümkünatı yok, ama biz istiyoruz. O zaman, onların mecliste kalmalarıyla elde edeceğimiz siyasi kazançlar uğruna adalet terazisinde ufak oynamalar yapabiliriz, kefelerin birinin altına bir miktar ağırlık yapıştırabiliriz”

Sorun, yargıya müdahale talebi de değil aslında. Çıkar, kazanım için bunun yapılabileceğini savunabilir bir insan. Ama o zaman da Makyavelizm‘i her fırsatta kurşuna dizmeyeceksin. Biraz yüzün olacak.

Dağdaki adam bile sizden daha delikanlı be!

2 Yorum

Filed under Medya, siyaset

2 responses to “Adalet

  1. Hasan Bülent Kahraman zaten hep bir şey söyleyecekmiş gibi duruyor ama yazıları hep hayal kırıklığı…

  2. Mesrutiyet Zamparasi

    Bu adam gencliginde sosyalist gecinen edebiyat hocasi Ruksan Gunaysu’nun kuyrugunda Ankara Sanat Severler dernegine tasinarak bir sekilde Atilla Ilhan’la tanisti

    Onun yaninda yillar yili comezlik yaparak biyografisini tekrardan yazdi ve aristokratligini ilan etti. Halbuki babasi ve annesi Karstan Ankaraya 60 yillarda goc etmis orta halli bir aile idi ve babasi avukatti – kendisi kucuk yasta kemanist olacakti denedi olmadi Herbert Von Karajan ornegi orkestra sefligini arzuladi oda olmadi bir ara psikoloji okuyup kitap sirtlarini kirmamasi ile ovundu.

    Universite yillarinda siparisle Tarhan Kitabevinden kamulastirttigi yabanci kitaplara merak sardi. Turkcesini diksiyonunu degistirdi gunluk konusma degil sanki yeni icat biyografisine uygun karsi tarafi imali olarak asagilarcasina abartilmis bir tarzi adapte etti.

    O yillar Suleyman Demirelin muridi idi ama asil amac Atilla Ilhan’dakine benzer ince bir kibirle hedef saydigi cevrelerde yukselme oldugundan Cankaya ve Kavaklidere de devamli gorunmeyi gorev saydi.

    Buna uygun olarak ufak tefek yazilar yazip kendine gore siir cevirileride yapiyordu dramatik aksani ile .

    Bu arada ailesinin durumu iyi ve bir kiz yurdu islettikleri halde yasamak istedigi luks yuzunden parasizlik cektigide oluyordu.

    Yillar gecti Yukselis Insaati nihayet bitirdi muhendis oldu ve sonra devlette bir is buldu – O yillarda “ben barajlar yaparim”diye ovunuyordu ne oldu ise ondan sonra bu hevesi de kisa surdu .

    Herhalde cikmaz sokaga daldigini farketti.
    Hasan Kahraman’a yetmiyordu burokrasinin nimetleri ve ekonomi siyasal okumayi dusundu – Her zamanki cehennemde bile dostun olsun felsefesi ile cesitli merkezlere yanasti.

    Bir zamanlar Atilla Ilhan’la olan simbiyozunun yeni versiyonlarini kendine gore hesaplarla bu defa baskalarina yoneltti bu isin bir ucu Israil diger ucu ABD ye kadar uzandi tabii.

    O noktada Hasan Kahraman; Hasan Bulent Kahraman oldu. Doktorasini da bitirmisti yeni dostlari Rotterdamda bir sure egitim almasini sagladi .

    Daha sonra zamanin hukumetinde kultur bakanliginda danismanlik vs gorevlerinde bulundu hem politik hemde sahsi agrandisman icin ideal bir pozisyondu artik.

    Washington – Telaviv ekseninde globalist think tank vari politik toplantilara cagirilan isimlerden olmustu ama ” ne sis yansin ne kebap” cinsinden aslen bom bos demeclerle yine muphem bir tablo cizerek gok kusaginin altindan gecmeye calisti – tabii anlayan anladi Hasan Bulent’in aslini.

    Aslinda gecmistede boyle idi Hasan Von Bulent luks ve hizli sosyal tirmanis icin her yol mubah oldugundan hic bir gercegin altina elini koymak istemedi zordu ve kapasitesi almiyordu aslinda.

    Demagojiyi ve makyevelizmi diger ayni yolun yolcusu Omer Celik gibi her zaman tercih etti. Iktidar ne diyorsa ozellikle RTE rejiminde bazen kabiz goruntusu ile bazende istemem ama yan cebime koy hesabi 70 IQ lulerin cahilligi uzerine dayandirdigi gayet demagojik ve cogu zaman absurd yazilarini sahibinin sesi seklinde surdurdu.

    Miyoplugundan oturu askerlik yapmamisti ama bir zamanlar “savas olsada biz canli kalan muhendisler yolumuzu bulsak “hesaplarini dile getirdigi gibi oportunizmle karisik makyavelizm ve tabii luks Hasan Bulent beyin alameti farikasi oldu bugune degin.

    Yalniz grease ball stratejisi ve teflon karakter yillar yili idare ettide kusura bakmasin artik passe – Oyle gorunuyorki sponsorlarda isin farkindalar yanlis at sectiklerinin . Bakalim buradan nereye?

Yorum bırakın